Hayat, beklenmedik anlarda karşımıza çıkabilecek zorluklarla doludur. Her gün, sıradan bir şekilde geçen zaman dilimlerinde, alınan ani kararlar veya kaza durumları, yaşamı köklü bir şekilde değiştirebilir. İsmail Arslan (28), geçirdiği bir kaza sonucu hayatının akışını değiştiren bir deneyimle karşılaşmış bir genç. Hayatının en güzel dönemlerinden birinde bacak sakatlanmasıyla yüzleşmek zorunda kalan İsmail, işini kaybetmiş ve şimdi bir parkta çadırda yaşamaya başlamış durumda. Bu hikaye, yaşadığı zorlukları ve yaşam mücadelesini anlatırken, aynı zamanda bir insanın dayanıklılığının sınırlarını da sorgulatıyor.
İsmail, hayatı boyunca hep çalışkan bir genç olmuş. Ailesine destek olmak için eğitim hayatını yarıda bırakıp, bir inşaat firmasında çalışmaya başlamış. Ancak bir gün, iş sırasında meydana gelen bir kaza sonucu bacaklarından biri ağır şekilde yaralanmış. Kaza sonrasında hastaneye kaldırılan İsmail, birkaç ay süren tedavinin ardından evine döndüğünde, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını fark etti. Geçirdiği fiziksel rehabilitasyon süreci, onu psikolojik olarak da ciddi şekilde etkilemiş, bu durum onu iş ve sosyal hayattan kopma noktasına getirmiştir.
Kaza sonrası uzun süre iş bulmakta zorlanan İsmail, başvuruda bulunduğu her yerde “uygun değil” yanıtıyla karşılaşmış ve umutsuzluğa kapılmış. İş dünyasının acımasız yüzü, engelli bir birey için oldukça sert bir darbe oldu. İsmail, yaşadığı duygusal çöküşü bir kenara bırakmaya çalışsa da, yaşadığı zorluklar her geçen gün daha da ağırlaşmaya başladı. Bir süre ailesinin yanında kalmayı deneyen genç adam, zamanla ailesiyle de arası açılmaya başladı. Destek göremeyince, kendi başına bir çözüm bulma kararı aldı: Parkta çadırda yaşamaya başlamak.
İsmail, parkta yaşamaya başladıktan sonra, günlük rutinlerini de buna göre düzenlemeye çalıştı. Sabahları çok erken kalkıp, çadırını topladıktan sonra parkta yürüyüş yapıyor. Sonrasında, gündüz vakti dilenirken geçen zamanı, akşamları dışarıda uyuyarak tamamlıyor. Parkta, diğer insanlarla olan iletişimi onu biraz olsun sosyal hayata bağlasa da, hala içsel olarak büyük bir boşluk içinde olduğunu itiraf ediyor. Ambulansla hastaneye kaldırılmayı beklediği o anı düşünmeden duramıyor, ama yaşam mücadelesinin onu daha da güçlü kılacağını umuyor. Çevresindeki insanların bakış açıları onu zaman zaman etkisi altına alıyor. Genç, insanların kendisine acıyarak değil, kendisinin de bu hayatta mücadele ettiğini görmelerini diliyor.
Zor günlerinde, sosyal yardımlaşma örgütlerinden destek aldığı dönemler olmuş. Gıda yardımları ve psikolojik destek alarak ayakta kalmaya çalıştığını belirtiyor. Ancak tüm bu süreçte en büyük isteği, yeniden bir işe girmek ve topluma katkı sağlamak. İsmail, kendi ayakları üzerinde durabilmek adına iş bulabilmek için çeşitli fırsatlar arıyor, fakat engelli bireyler adına geliştirilmiş istihdam desteklerinin yetersizliğinden şikayetçi. Özellikle gençlerin bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiğini, duyarlı olmalarını ve empati kurmalarını istiyor.
Her sabah, parkta hayatına dair yeni hayaller kurarken, kendi geleceğinin inşasını sadece kendisinin yapabileceği fikrinden bir an olsun vazgeçmiyor. Kendisinin karşısına çıkan zorlukların, onu daha karmaşık bir birey haline getirdiğini kabul eden İsmail, azmi ve kararlılığıyla yeni fırsatlar yaratmak için çaba sarf ediyor. Engelli bireyler için hayatta kalma mücadelesinin, sadece var olmanın ötesinde, insan olmanın hatta daha fazlasının sınırlarını aştığına inanıyor. İsmail Arslan’ın hikayesi, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda toplumun değişimine dair bir çağrıdır.
Şimdi, onun için belki de tek bir umudu var; bir gün tekrar ayakları üzerinde durabilmek ve hayata yeniden merhaba diyebilmek. İsmail'in cesareti, umudu ve azmi yalnızca kendi hikayesini değil, aynı zamanda tüm engelli bireylerin yaşam mücadelesine de ışık tutmakta. Herkesin karşılaştığı zorluklarla baş etme şekli farklıdır; ama İsmail gibi gençler, ne olursa olsun dirençli kalmayı hayal ediyor. Hayatın her koşulda onlara sağlaması gereken fırsatlardan yararlanabilmek için sabırlı olmaya devam edecekler. İsmail'in hikayesi, hayatın zorlukları karşısında pes etmemenin ve toplumsal duyarlılığın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.